Translate

26 Kasım 2013 Salı

Bir yudum nefes

Bu hayatta ilk kendimizi fark ettiğimizde Dünyamız mahallemizdi aslında.O sokaklardaki arkadaşlık, dostuklar, kardeşlikler…Daha sonra biz büyümeye başladık. Büyüdükçe de kardeşliğimizi,dostluklarımızı ve arkadaşlarımızı sırasıyla kaybeder olduk… Okullar bitti,kazanç kapıları açıldı. Zamanımızın tamamını işe verdik. Bunların sonucunda da  İNSANLIKLARINI kaybedenler arttı. Heee hem de öyle az buz değil.O kadar arttı ki; bir süre sonra ‘Olması gereken bu, yapılanlar doğru. 'HAYAT BU’ denmeye başlandı.
Peki hayata ilk başlarken ne böyle şeyler gördük, ne böyle şeylerle karşılaştık, ne de söyleyen oldu… Demek ki yıllar geçtikçe daha da kirlenip,acımasızlaşıyormuşuz… Neden mi? Eski yazıları, kitapları, anektotları okuyunca temalar kardeşlik,dostluk,yardımlaşma,dürüstlük… Şimdiyse neredeyse anlatılanların hepsinde entrika… Yazık hem de çok yazık… Ve bu insanlar daha da acımazsızlaştı günden güne. Artık zararları kendilerine değil, etrafında onun gibi düşünmeyenlere,sevmediklerine,çekemediklerine… Zarar vermesi için ise sadece senin ufak bir hatana,hareketine,davranışına ve sözüne bağlı. Orada ucundan tuttum mu sözün,büyütmesi kolay onlar için. Atıp,tutmak sorun da değil. ‘Bu benim düşüncem, benim fikrim, bence bu yüzden’ deyip çevreye yayıyorlar ne yazık ki… Sonra da uzaktan insanların üzüntülerini, dertlerle boğuşmalarını timsah gözyaşlarıyla izliyorlar. İşte tam da burada sana destek olacak bir tane dosta ihtiyacın oluyor. O da tam bugün belli oluyor malesef. O gün görüyorsun dost görünümlü korkakları, dost deyip kaçanları. Ama diğer tarafta gözleri sana ışıl ışıl bakan, insanlar hakkında kötü ve acımazsızca konuşanlara ise ateşli,öfkeli gözlerle bakan biri oluyor. Hayatında  bu anında yanında herşeye rağmen yanında olan ve sana destek olan  DOST'un oluyor. Ve sende korkuyu bırakıp, mücadele ettiğin her ne varsa paylaşmaya başlıyorsan can yoldaşınla, işte o zaman başlıyorsun nefes almaya… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder