Hayat; akıp giden zaman trenine
bindiğimiz durak ile indiğimiz durak arasındaki mesafe.
Bazısı her şeye rağmen memnun bu
hayattan, bazısı ise her şeye sahip olmasına rağmen rahatsız. Belki de hayatın
çarklarının dönmesini sağlayan bu düşüncelerdir bilinmez. Ama sonunda ineceğiz
bu trenden . Ya güllerin olduğu bir bahçeye ya da kavrulmakta olan bir çöle.
Hayat; Bazısına göre çok kısa,
bazısına göre de bitmek bilmeyen bir çile.
Hep pozitif düşünürüm en
karanlıkta bile. Çünkü karanlığı bilmeden dışarının ne kadar aydınlık olduğunu
göremezsin. Bu Dünyada kötü olmamak için değil, iyi olmak için çabalamak
gerekiyor. Kötülük bi’ Dünyanın içinde var, bir de belki hiç fark etmediğin
içinin içinde bir yerde.
Hayat; Doğan güneş ile
ümitlerimizi tazeleyip, batan güneş ile beraber yeni ümitler kurduğumuz bir
döngü.
Hiç ayrılmayacak, fani olmayan
biri gibi yaşıyorsun bu diyarda. Böyle düşünceler zaten hayaller kurdurur
insana. Doğrusu da bu elbet ama ayrılık hazırlığını da yapmalı insan. Çünkü
aniden inmek zorunda kalırsan trenden, unutma o trende iyiliklerini,
güzelliklerini ve yanında lazım olacak emanetlerini.
Hayat; sonun bitip, sonsuzluğun
başladığı bir kapı.
Geçtiğimizde oradan daha ışıl
ışıl bir mekan, hayal bile edemeyeceğimiz güzellikte bir yer. Gönlü güzel
insanlar. Ne Yalan var ne kötülük.
Hayat; Kapının ardındaki gül
bahçesinde görüşmektir aslında…