İnsan olmakla başlıyordu her şey aslında. Güzellikler, dostluklar,
arkadaşlıklar, ağaçlar,çiçekler… Her şey insan olmakla başlıyordu aslında. Mutlu
olmak, mutlu etmek, kalp kırmamak, kalp kazanmak. Taa ki biri yanlış yapana
kadar…
İnsanoğlu varoluşundan beri hem iyi hem de kötüyü bir çok defa görmüş,
maruz kalmış veya şahit olmuştur. Bazıları iyiliği benimseyip iyi olarak,
bazıları iyiliği kabul edip kötü olarak, bazıları da bunları reddedip ‘’saf
kötü’’ olarak yoluna devam etmiştir.
Geçmiş yüzyıllarda da bu iki olgu karşımıza hep çıkmaktadır. “ Yunus Emre”
, “Mevlana”, “Aşık Veysel” ve daha bir çok aşık, padişah,bilge iyilik üzerine
yazdıkları yazılarda,şiirlerde ve söylediklerinde, sergilemiş oldukları
davranışlarda bu olguyu bizlere açık seçik göstermişlerdir. Ama diğer taraftan
da sürekli insanlığı sömüren, ezen; para uğruna kan akmasına, insan canlarının
yok olmasına müsaade eden, göz yuman “kötülüğü” kendine meslek edinmiş, içine
sindirmiş insanları da tarih sahnesinde gördük.
Peki elimizde bu kadar çok yaşanmış olay ve söylenmiş söz varken neden hala
kötülüğe giden yoldan ilerlemeye devam ederiz anlamış değilim. Şu dünyada
herkesle iyi geçinmek, güzel konuşmak ve elindeki bir parça ekmeği paylaşmak
varken neden bencil oluruz? 3 -5 günlük dünya hayatını neden kendimize zehir
edip, sürekli stres içinde yaşarız? Düşünülmesi gereken o kadar çok soru ve
düzeltilmesi gereken o kadar çok insan var ki…
Sözlerime Yunus Emre’nin
dizleriyle son vermeyi çok uygun buluyorum. Ne demiş Yunus Emre “Dünya yalan
kardeşim, dünya yalan! Var mı yalan dünyada baki kalan. Mal da yalan, mülk de
yalan. Var birazda sen oyalan." Bu dünya kimseye kalmamış, kalmayacak da. Bu dünyada
kalacak tek şey; yaptığın iyilik, ortaya koyabildiğin başarı ve eserlerdir.
Kalpleri kırmadığımız, kalpleri kazandığımız bir yaşam geçirebilmek dileğiyle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder