Dünya dönüyor, zaman azalıyor…
Her gün biraz daha yaklaşıyoruz
sona. Belki daha iyiye, belki de daha kötüye…
Bir gün bizim içinde falanca bey,
hanım, amca, teyze diyecekler. Bu dünyaya sadece bir çizik atıp geçiyoruz.
Farkında mısın?
O attığın çizik bir gül yaprağına
giden bir dal da olabilir, insanlara zulüm yaşatıp, attığın yar da olabilir.
Farkında mısın?
Kalplerde mi yaşayacaksın yoksa
sadece yaşayıp geçmiş mi olacaksın bu fani dünyadan?
Kimler geldi ve geçti. Etrafına
bak, yakınlarına, çevrene, tarihe.
Verilmiş hafıza ise bir yandan
depolarken bir yandan da siliyor çoğu şeyi. Tıpkı hayat gibi. Unutamam
dediklerini unutuyorsun, yaptığını hatırlamıyorsun. Ve gün geliyor kendini bile
hatırlayamayabiliyorsun…
Farkında mısın?
Peki bu gerçekler gözümüzün
önünde, benliğimizde, yaşamımızın tam ortasında dururken bu inat niye, bu
direniş kime.
Bir kalbe girmek varken, neden
unutulup gidiyorsun.
Güzel söz söylemek varken neden
beddua okuyorsun.
Sevgi varken nefret neden.
İyilik varken kötülük niye.
Sonsuz cennet varken, ebedi
cehennem niye.
Neden bu inat ve iyiye direniş neden ey
insanoğlu?...
Ne diyor Divan Edebiyatı şairi
Baki; “Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş” Yüreklere ufakta olsa bir hoş
muhabbet bırakabildik mi, önemli olan bu değil mi?
Şu fani Dünya’da bir gün hepimiz
yok olup gideceğiz. Tıpkı baharda açmış o yemyeşil yaprak gibi sonbaharda
rüzgar ile beraber savrulup başka diyarlara yol alacağız.
Farkında mısın?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder